25 Ocak 2013 Cuma

Berber

Artık papaz gibi olmuş saçlarımı kırktırmanın vakti gelmişti. Kafa kocaman ve saçlarda gelişi güzel farklı yönlerde çıkınca düzgün bir görüntüyü ancak kısa saç idare ediyor. Aslına bakarsanız hep saçlarımı şöyle omzuma kadar uzatıp Choi Soo-jong un Denizler İmparatorundaki ilk sezon haline benzemek hep istemişimdir fakat bir türlü öyle bir delilik yapmadım. Yapmamda sanırım.

Berberde sıra beklerken tıraş olan ve benden önceki sırada bekleyen mahallemin arkan amcalarıymış, eh orada otururken de onların sohbetine kulak misafiri oldum. Tek tek ortak tanıdıkları ve haber alamadıkları insanları sayıp kimlerin vefat ettiğini, kimlerin neler yaptığını paylaştılar birbirleriyle. Mahalle esnafında ki değişiklikleri konuşup eskiden ne halde olduğunu falan anlattılar biraz, hala kendi yaşıtları olup da esnaflığa devam edenleri babalarını falan övdüler. O sırada fark ettim ki ben yaklaşık 6 yıldır aynı semtte oturmama rağmen her gün yüz yüze geldiğim selamlaştığım, alış veriş yaptığım insanlar hakkında aslında pek bir şey bilmiyorum. Hele onlar bütün semtteki yaşıtlarını, onların ailelerini tanırken. Ben neredeyse bir kaç komşumuz haricinde koca mahalleden kimseyi tanımıyorum, yaşıtım desen var mı? Hiç bir bilgim yok.



Onlar konuşurlarken ve Şakir amcanın makası hiç durmayan bir şekilde çalışırken aklıma çocukluk yıllarımda çırak olarak çalıştığım berber dükkanı geldi... Ah ah ne güzel bir aydı o. Yaz tatilinde boş boş oturmayayım, olurda okumazsam da elimde bir zanaat olsun diye dedemin ısrarıyla başlamıştım işte, o anlaşmıştı ustamla. Ustam tam bir balıkçılık hayranıydı, tekne, olta, az malzemeleri dergileri doluydu dükkan. Dükkan dediğime bakmayın en fazla 5 metrekaredir, orada iki koltuk, tüp, radyo, koltuklar hepsi bir arada. Genellikle herkes aynı tip saç tıraşı istediği için bende sıkılır gider dışarıya koyduğum koltuğa kurulur. Gelen geçeni seyrederdim, yol soran turistlere falan yardımcı olurdum. Sonra dedem beni teftişe gelir, otururken yakalar, bir güzel fırça atar ve ustama da 'yapıştırsana ensesine oturduğu zaman, izlesin öğrensin sanatı' derdi. Oda 'o zaten izliyor be amcam bak karşı dükkanın camdan yansır benim yaptıkların oda oradan seyreder, öğrenir' derdi. :)

Eh sonunda kapmıştım bir şeyler, lisenin ilk yıllarında kendime değilse de arkadaşlarıma biraz yardımı dokunmuştu çıraklığımın. Yine de çok güzel bir yaz tatiliydi, o kadar çok eğleneceğimi ve ayrılırken çok üzüleceğimi hiç akıl etmemiştim işe başlarken. Berberlik güzel zanaat eğer işini layığıyla yapıyorsan..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder