25 Şubat 2013 Pazartesi

Çocukça

Daha dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibiydim. İlk başta içini çok acıtan bir his vardı ve gözlerden süzülen damlalar, bir çığlık!

İlk defa o güvenilir yuvadan ayrılıyordum. O korunaklı, kısıtlı minik yerden. Çevremdeki duvarlar, yok olmuştu. Dıraşıdaydım artık ve savunmasızdım. Sonra azar azar çevremi tanımaya başladım, keşfettim ve beslendim. Minik minikti besinler ama en çok muhtaç olduğum, aradığımdı onlar.

Ve biraz büyüdüm, gözlerimi açtım. Anlatamayacağım kadar güzel bir histi görmek! Bir daha asla gözlerimi kapatmak istemiyordum. Hep görmek, hep görmek istiyordum.

Sonra fark ettim ki! Gözlerini kapatıp da, uyumaya başlarsan... Hem ruhun, hem bedenin dinleniyor. Hemde her şeyi en güzel haliyle görebiliyordum. Ya gözlerim açık olacaktı, ya da rüyada olmalıydım. Çünkü görmekten vazgeçemem.

Büyüdükçe anlıyorum. Öğreniyorum ve öğrendikçe de ne kadar çok öğrenilecek yeni şeyler var. Kendimi yeni yeni öğrenmeye adıyorum, çünkü ben daha yeni yeni emeklemeye başladım...

Benim için her şey yeni!

Öğrenilecek, denenecek, acıtacak ama 'cızz!' olduğu anlaşılacak o kadar hal var ki! Belki tuhafım biraz, bilemiyorum çünkü benim yaptıklarım yepyeni bana göre.

Emin emeklemelerle gidiyorum belki, ama direk büyümeyeceğim sanırım. Önce tıp tıp tıp yürüyüp, düşeceğim, sonra adımlar atacağım. Ve çocuk olacağım!

Sonrasında da hep o şekilde çocuk kalmaya çalışacağım. Hiç büyümek istemiyorum! Çünkü hayat çocuğun saf kalbiyle güzel, ben hep çocuk, ben hep afacan, belki biraz yavaş ama kalbi her zaman saf kalayım.

Çünkü sevgiyi en güçlü bir çocuk kalbi verebilir. En saf ve güzel kalp o minicik yürektir!

Seni sevmek, işte böyle güzeldir!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder