28 Ekim 2013 Pazartesi

Hayallerinle Gel (Mim)

Pehito konusu hiç bir zaman bitemeyecek bir mimde beni etiketlemiş. "Benim, sizin ellerinize emanet ettiğim hayal fırçası.. Düşlerinizi istediğiniz renkte boyayabilirsiniz.. Dinlemeyi çok isterim.." Eline hayallerin fırçasını alan birinin tuvali sonsuz büyüklüktedir büyük ihtimalle, ben ise bu güzel mim'e o tablonun küçük bir kısmını tasvir edeceğim.


***
Sevgiden, aşktan mı? Yoksa büyük bir ailecek yaşadığımız o meyve bahçeli deniz kenarındaki kocaman mermer malikaneden mi bahsetsem! Hayır, hayır benim en güzel hayalim dünya üzerinde olmadı...

Yaşımın fazlaca ilerlemediği ve uzun bir seyahate katılabileceğim günlerden birinde, konuşmaktan, dinlemekten yani birlikte vakit geçirmeyi sevdiğim insanlardan oluşan bir ekip ile yola çıkıyorum. Yanımızda insan olmanın değerini bilen bir çok kişi daha

Güneşimize yakın yıldızlardan birine doğru uzay gemimizle bir yolculuğa çıkıyoruz, bu kan, şiddet ve para delileriyle dolu dünyayı gerimizde bırakarak yepyeni bir gezegene...

Gezegen yaşamaya o kadar elverişli ki! Yeşil suları ve gökkuşağının  isimlendirilmemiş renklerinin tamamını barındıran bir bitki örtüsüne sahip, Karış karış indiğimiz bölgeyi geziyor var olan en güzel yere kendi minik köyümüzü kuruyoruz ama öyle yok edici bir şekilde değilde doğaya şekil vererek aynı filmlerdeki iyi elflerin yaşadıkları yerler gibi bizde ufak bir köy kuruyoruz. Tek görüntüyü bozan gemimizi yörüngeye yerleştirdikten sonra gezegende yaşayan başka bir yaşam formunu keşfediyor, onlarla iletişime geçiyoruz. Bizi görünüş farklılıklarımıza göre sevecenlikle karşılamaları ve  kendi yaşam tarzlarını bize öğretmeleriyle yeni gezegene çok daha çabuk uyum sağlıyor, yaşamak için ve mutlu olmak için hiç bir ayrımın önemli olmadığını gelecek nesillerimize aktararak huzur dolu gezegenin yaşayanları oluyoruz.
***







Umarım hayalim ve düşüncem hoşunuza gitmiştir... Sizin hayallerinizi okumak için sabırsızlanıyorum ;)

Mimlediklerim;
Gülnihal-Ayrı değil birleşik
Anarşi ve dondurma delisi (petiho tarafından mimlendikleri için onların yapmasına gerek yok)

Mimlenenlerin isimlerine tıklayıp onların güzel hayallerine sizde ortak olabilirisiniz :-)


Işık üzerinizde parlasın.. İyi günler...

26 Ekim 2013 Cumartesi

İnsan Vücudu Sergisi

Geçtiğimiz ay İzmir Kültürpark'ta sunumu başlayan İnsan Vücudu sergisine dün gitme fırsatı buldum. Böyle büyük bir çalışma yapmayı düşünen ekibe teşekkürler...

İnsana dair her şeyi bulabileceğiniz güzel bir sergi, kas sisteminin her bir lifinden sinirlerin en incesine, gerçek gözden damarların renklendirilmiş hallerine, iç organlarımızın her bir parçasından derimize bütün parçalarımız bulunmakta.



En ilginç kısımlardan biri bütün vücudun mr görüntüsü şeklinde milimetrik olarak kesilip sergilendiği kısımdı. O kadar ince ve düzgün kesim yapmak büyük bir uğraş gerektirdiğini düşünüyorum. İskelet sistemiyle, kas sisteminin el ele tutuştuğu heykel ayrı bir sanat diyebilirim. Çalışmayı yapan çinli profesör Çinli gönüllü bağışlayıcıların kadavralarını sanata dönüştürmüş diyebilirim. (Hala ölenlerin pek gönüllü olmadıklarını düşünmüyor da değilim).

Benim ilgimi en çok çeken kısmı oluşma sürecimiz yani cenin oluşumu. Hafta hafta her bir cenin korumaya alınmış ve sergileniyor. Bir zamanlar ne kadar küçük olduğunuza inanamayacaksınız! Bebekler her zaman tatlıdır ya, işte bu anne karnında ilk haftadan beri o tatlılık mevcut. Ama o bebeklerin eğer alınmasalarmış dünyada nasıl bir yer edecekleri veya yaşama haklarının ellerinden alınmasının kötülüğü her bir görselde aklıma geliyor...

Genel olarak fırsat bulabilen herkesin görmesi gereken bir sergi. Bilet fiyatlarının yüksekliği beklentilerimizin yüksekliğini karşılamaması ise en büyük dezavantajı! Daha uygun bir fiyat belirleyebilirlerdi.

Hafta içi; Öğrenci 18 TL, Yetişkin 25 TL hafta sonu ise fiyatlar biraz daha artıyor.

Daha fazla bilgi için: THE HUMAN BODY EXHIBITION

Aşk nedir?

Sorusunun cevabını herkes bir şekilde dile getirebileceğini düşünüyorum. Lakin pek fazla insanın bu şekilde sevebileceği....




Dünyada o kadar az kişi var ki sevginin ve aşkın kıymetini bilen, bu yüzden amcayı taktir ediyorum. Ve kocaman bir teşekkür yolluyorum, bize hala aşkı bilen insanların aramızda dolaştığını gösterdiği için ^.^


21 Ekim 2013 Pazartesi

Aşık

"Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel!" Cedric

Yaşın bir önemi yok 'Aşıksanız!' hayat çok güzel oluyor zaten. Karnınızda nedenini bilmediğiniz hoş bir kıpırtı, ellerinizin terlemesi, göz bebeklerinizin büyümesi ve o eşsiz duygu kalbinizin yerinden çıkacakmış gibi hızlı hızlı atması...


Bir süre öncesine kadar benim için dünya masmaviydi. Hala öyle ama o kadar mavi değil artık, çiçekler bile o kadar renkli görünmüyorlar. Halbuki gökkuşağının  keşfedilememiş renkleri kadar çeşitli, o renk cümbüşü kadar ışıltılı olurdu demetler halindeki zarif bitkiler.


Eski günlerde olsa neler neler yazardım şimdi buralara, yazmışım da zaten ama bir başka blogumda onlara göz attım da çok değişmişim. Bir bakıma iyi olmuş sanırım, benim pek beğenmediğim. Çünkü ben kalbimin küt küt atmasını istiyorum hep sevgilimin aşkıyla, onun için çabalamak ve onun yüzündeki minik bir tebessümü görmek var ya! İşte o benim en büyük hazinem olmalı. Ben hep böyle bir aşk istedim... Ve biraz sevilmek...


Bugünlerde ise kendime baktığımda o ateş sönmüş, çekirge bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüye ölür ya! Öyle olmuş işte, ölmüşüm. İçimde bir şeyler eksilmiş. Eskiden benimle ilgilenen insanları hiç farketmezdim, gerçekten! Açık açık benimle konuşmaz ise öğrenemezdim bile, yıllar sonra dalga konusu olurdu hatta olaylar. Şimdilerde kimseden hoşlanacağımı bile düşünmüyorum. Ben o hissi kalbimde bulmadıkça yanımda biriyle niye dolaşayım ki! Onun elini neden tutayım? Keşke amaçlar başka, düşünceler başka olsaydı, o kadar rahat olurdum, anlatamam.

Artık ne istediğimi bilmiyorum, belki de insanların yaptıklarını o kadar çok görüyorum ki, kimseye güvenesim gelmiyor... Biliyorum ki, en önemli şey güvendir bir ilişkide! Yoda gibi oldu :)



Desen ipliğimi nasıl dokuyor hiç bilmiyorum, Eros bir daha o altın kaplamalı okuyla beni vuracak mı? Tam bir muamma! Kader mi? Tesadüf mü? Bir bilgim yok... Fakat bu yürek ancak bir melek için öyle çarpar, daha önceden attığı gibi. Peki ya doğru iyi kalpli melek nerede? İşte o soruyu merak ediyorum...




20 Ekim 2013 Pazar

Bayram Tatili...

Tatil mi?
Hani nerede? O.O

Şu bayram ve benzeri Sömestr tatilleri benim için pek tatil olmuyor. Ek vardiya gibi bir durum söz konusu hep.
Yok öyle çalıştığım falan da yok ama okul zamanları daha çok tatilimsi...

Bayram tatili dendiği gibi tabi hemen yola çıktık istikamet Çeşme - Alaçatı! Oooo seslerini duyar gibiyim. Hemen hava yapıyor zannetmeyin orası benim memleketim. Öyle memlekete can kurban değil mi?
Bizde öyle başladık kurbanları kesmeye şansıma 4 taneydi, azalmıştı yani bu sene, ama onlarla beraber bizde canımızı teslim edecektik. Acemi kasaplıktan değil, yorgunluktan. Dedemin yetiştirdikleri öyle kuzu falan değil bildiğin öküz gibi koç üç kişi yere zor yatırılıyor. Bayramın ilk günü öğleden sonraya kadar bol kanlı geçti, Allah kabul eder umarım ve o koçların ruhları gerçek huzuru bulur.

İkinci gün yine koşuşturmalı ve uğraşlı. Üçüncü gün akraba ve komşu ziyaretleri, dördüncü günde üçüncü günden hallice.
Eh tatil bana tatil olur mu?
Olmaz.
Hadi bahçeye zeytin toplamaya, haydi Helleki'ye  odun toplamaya taşımaya ve onları yığmaya. Koca tatil bitti, hadi toparlan geri eve dönmeye ve bende eve gelir gelmez bittim. Her yerim ağrıyor, ödevler beni bekliyor, yarın sabahın köründe kalkılacak.... Ve okula bir zombi olarak gideceğim!

İşte tatil böyle bir şeydi!
Umarım ki sizinki çok zevkli, mutluluk dolu ve eğlenceli olmuştur. Bütün stresinizi üzerinizden atmışınızdır. Çünkü tatiller benden stres alacağına stresimi arttırıyor. O.o

Hadi bakalım sağlıcakla kalın ;)




Bizimkiler tatile gidelim deyince ben :D

12 Ekim 2013 Cumartesi

Beşik Kertmesi

Hiç anlamamışımdır beşik kertmesi olayını, aileler kendi aralarında daha yeni doğmuş bebekleri evlendirmeye karar veriyorlar. Küçük yerlerde oluyordur hala büyük ihtimalle! Benim çok fırsatım varmış hastanede doğan altı bebekten bir ben erkekmişim gerisi kız, Antep'te de erkek değerliymiş bizimkiler öyle anlatırlar. Anneannem doğduğum andan itibaren bütün hastanede peşimden koşturmuş çalmasınlar bizim oğlanı diye! O zamanlar hastahanelerde bebek çalma olayları üst seviyedeymiş. Neyse kazasız belasız kazık kadar adam olduk ama ben hala beklerim bir yerden biri fırlayacak "sen benim beşik kertmemsin" diyecek bende küt diye bayılacağım.

Bütün bunlar bir zamanlar star tv de yayınlanan diziden aklıma geldi! Belki hatırlayanlarınız vardır, Kısır Köy sürekli azalmakta ve köye yeni çoçuk gerekmekte bizim esas oğlan yola çıkar beşik kertmesiyle evlenmeye köyde bol bol bebe dünyaya getirmeye :)

Ama esas kız ülkece ünlü bir her şeydir. Ve büyük macera başlar...
Olgun Şimşek ve Meltem Cumbul'un başrollerini paylaştığı tatlı bir diziydi!

Merak ettiyseniz açıp izleyin nette mutlaka vardır bölümleri.
Ama bu şarkıyı mutlaka dinleyin;




Ah bir de Dabi Dabi var tabiii! :D

11 Ekim 2013 Cuma

Mim Duygu

Pe hito hiç kaçırmamış ve anında mimlemiş, bize de soruları doldurmak kaldı artık ;)


1-En çok incindiğin/kırıldığın kelime?
'Yapma!' özellikle de yaptığımın doğru olduğunu düşünüyorsam böyle denmesine incinirim arkadaş!

2-"Herkesin kullandığı bir kelime olur, ama senin için bir insan olur, o özel insan o kelimeyi kullanınca alınırsın" ne düşünüyorsun?
Sevdiğim kızın bana abi demesi gibi bir durum sanırım bu :D

3-Seni en çok duygulandıran şarkı?
Sevda ile ilgili türkülerin neredeyse hepsi benim sulugöz olmama yeter

4-Daha önce birisi geldi senden ikinci şans istedi sen de verdin ama buna rağmen yine bırakıp gitti... Şimdi ne yaparsın ne hissedersin?
İkinci şansa rağmen gittiyse zaten rahvan gitsin, bir daha dönüşü olmasın...

5-Nefret mi Aşk mı?
Nefret hiç değil ama 
sanki aşkta değil çünkü sonu hep hüsran oluyor hep yüz üstü bırakılıyorum. Aşk suç bu diyarlarda!

6-Birinin kalbini kırdığında nasıl gönlünü alırsın? 
Özür dilemek en mantıklısı

7-Nasıl ağlarsın bağırarak mı? İçine akıtarak mı?
Sessiz ve sakin...

8-En korktuğun şey?
Sevdiklerimi kaybetmek...

9-Ruhun sıkıldığında ne yapmayı seversin? Kendini nasıl sakinleştirirsin/dinlendirirsin?
Yürüyerek ve uyuyarak 

10-Bazen kızılmasından hoşlanırsın, peki en çok ne için kızılmasını seversin?
Muzipçe şakalar için tebessümlü kızmaları tercih edeyim ben :D

11-Şiir/Müzik/Öykü/Deneme?
Hiç olmadı şimdi! Ben oradakilerin hepsini seçeyim

12-En son ne için ağladın?
Çok oldu bea! Sevdiğim ile ayrıldığımıza ağlamıştım en sulusundan.

13-Birinden hemen etkilendiğin özellik?
Gözlerinin içindeki yaşam parıltısı, ortalıkta hep zombiler gezindiğinden pek fazla canlı insan yok ortalıkta.

14-Dayanamadığın şey?
Cirkeflik, haksızlık, yargısız infaz ve ülkemin günümüzdeki hali  :S

15-En sevdiğin duygu?
Sevmek, sevebilmek.... ;)


Takipçilerimi sırasıyla mimleyeyim zaten pek fazla yok ama onlar benim canlarım bana katlanıyorlar hatta okuyan başkası olursa onları da takip etsin lütfen :)

İşte mimlediklerim:

Gülnihâl-Ayrı değil birleşik
Anarşi (Zaten yapmış kendisi ama mimledim işte :D)
Dondurma Delisi

6 Ekim 2013 Pazar

Ne istiyorum ben?

Pek bildiği söylenemez, belki de çok fazla şey istiyorumdur. 
Bir yalı, 
araba,
bankada biraz para,
ekebileceğim minik bir bahçe,
alımlı, güzel sevgi dolu ve hamarat bir gelin annem için(kendim için istemiyorum bak ;) )
afacak iki tane velet.
tamamdır heralde, eh bir de uzun ve sağlıklı bir ömür hepimize...

Başka bir şey kalmadı. Daha ne isteyebilirsin ki mutlu olmak için 
Dünyayı yönetmek mi? Peh ne yapayım ben bu çivisi çıkmış dünyayı.
Halkın lideri olmak mı? Bu halk ancak yalancıları dolandırıcıları onları sefalete sürükleyenleri takip eder beni etmez...
Çok para sahibi olmayı, fabrikatör olmayı mı? Nereme tıkacam o parayı öteki tarafa giderken, fazlası hep sinir strestir o mübareğin!

Bak hayalim olan uzayda seyahat etmeyi gerçekleştirmek isterdim ama şöyle başka canlılarla tanışmak hoş olmaz mıydı?  Aldırmayın siz bana hayal gücüm çok fazladır benim.

En çok istenen şeyler gerçek olmazmış, öyle diyorlar çevredekiler. Tanımadığım insanlardan da duydum öyle hikayeler. Eskiden çok iyi bir sevgili isterdim! Artık vazgeçtim... Kimsenin duygularını inciltmek istemezdim, o yüzden içimde sevgi yoksa yaklaşmazdım bile birine, en iyi arkadaşım hep bana 'Paladin' der. Bende hep 'O kadar da değil sadece doğru insanı arıyorum' derdim artık demem heralde çünkü insanlar yanlışları görerek büyürler ve doğruyu görürler.

Aklımda hiç bir tarif bulundurmamışımdır ama bugüne kadar kendimi yakın bulduklarımın özelliklerine bakarak bir resim çıkarabilirim sanırım.

Artık ilk ilgilendiğim gözlerinde o sevgi ışıltısını görebilmek, yanılsaması bile olsun orada olsun,
Yanıma yakışacak güzellikte olsun( yanlış anlaşılmasın bu tipsiz bu güzel kızı nereden bulmuş demesinler ;) )
Çok konuşsun arkadaş! Konuşmayan kız hiç çekilmiyor ya
Kitap okumaktan, tarihten, tiyatrodan, klasik müzikten, müzikalden, operadan bilimum kültürel etkinlikten hoşlansın hatta beni kulağımdan tutup götürsün. Ben gitmeyi severim zaten ama tembelimdir üzerinize afiyet...
Bilgisayar oyunlarından da birazcık anlasın! Lütfen lütfen lütfen :)
Beni idare etsin ve içindeki çocuğu hiç öldürmesin ki bir ömür boyu eğlenip gülelim torunlara anlatılacak maceralar yaşayalım.

Beni soracak olursanız, ortaya karışık bir şeyimdir ama HIMYM Ted bildiğim bana en çok benzeyen dizi kahramanı gerisini siz düşünün...

Amma çok şey istiyormuşum lan ben! :/

İşte örnek kız arkadaşlar :P












5 Ekim 2013 Cumartesi

Sting

Sabah kalkarken zihnimde Police'den Every Breathe You Take çalıyordu. Oradan aklıma sırasıyla Sting parçaları gelmeye başladı. Favori müzisyenlerimden olan Sting'in en sevdiğim parçalarını sizlerle paylaşmak istedim, umarım beğenirsiniz ^.^

İşte beni anlatan parçası!





Ne zaman sokaklarda yalnız dolaşmaya başlasam dilime dolanır...




Ve favorim olan diğer iki parça






Eh hepsini de burada paylaşacak değilim :) 
Kulaklarınızın en fazla aşina olabilecekleri bunlar gerisi için YT:StingVEVO

Alarm

Öyle ortalıkta büyük bir alarm durumu yok tabi ki!

Önce benim uyandırma alarmım ki syl başladığımdan beri aynı ses: İNEK OBASI UYAN!!!  :D
Başka türlü uyanmıyorum arkadaş, ya da pantolonu giymeyi unutuyorum.
Güne başlarken enejinizin tamamen dolu olması için birebir :)

Bugün çalan ise hatırlatma alarmıydı, telefona kurmuşum ve olduğu gibi unutmuşum, çaldı; Tanışma günümüz!
Hatırlıyordum haliyle ama ayrılalı altı ay olmuş, ilk buluşmanın üzerinden iki yıl geçmiş. Şöyle bir gülümseyerek anımsadım, altında oturduğumuz biber ağacını oynadığımız mikado, tavla ve dominoyu. Hepsinde de yenilmiştim. Sonrasında geçen yıl çok zorlu, arkasından gelen diğer yıl ise çok güzel geçti.

Önceleri hiç kimseyle eğlenmediğim kadar onunla eğlenmiştim, çünkü insan yanında iyi hissettikleri varken mutlu olurdu. Artık olanların hepsi zihnimde çok güzel anılar olarak yer etti. İnsanlar ayrıldıktan sonra kötü anarlar ya o eskiden sevdiklerini, şimdi anlıyorum ki: Onlar içlerindeki kötülüğü yansıtıyorlar, ya o güzel anılarınıza ne oldu?

Alarmı hiç kaldırmadım, bıraktım önümüzdeki sene bir daha çalsın ve hüznün olduğu gün yerine hep kalbimin kıpır kıpır ettiği o ilk günü hatırlayayım. Neşeyle, gülümsemeyle ve güzel anılarla...


4 Ekim 2013 Cuma

İnziva

Teknolojik makineler gibi bizimde 'fabrika ayarlarına dönüş' özelliğimiz olsaydı güzel olurdu. Belki de zamanı geri alıp hiç bir şey yaşanmamış gibi devam etmek... Peki ya zamanı geri aldığımızda herkes olan her şeyi olduğu gibi hatırlasa? Zamanda geriye gitmiş olur muyuz?

Sanırım artık insanlardan sıkıldım! Çocukken daha güzeldi halbuki, koşa koşa insanların arasına dalar onlarla konuşur sohbet eder güzeldik. Şimdi bir topluluğun içine girdiğinde canlı bombamışsın gibi dehşetle bakıyorlar, konuşmaya kalksan..... boş ver. Bireyler nasıl bu kadar birbirine düşman hale geldi çok merak ediyorum, hiç tanımadığın, aynı dili konuşamadığın insanla çok rahat ve huzurlu bir şekilde iletişime geçebiliyorken en yakınlarınla aranda sıra dağlar var.

Yakın geçmişimden özlediğim bir şey var tam bir yıl öncesindeki gibi olsa güzel olurdu. Hani o sohbet var ya işte ben onu özledim aslında, şimdi sadece iki yabancı. Birbirine kan davalılar kadar yakın olan bir arkadaşlık düşünün işte öyle, gerçi ben öyle olmam heralde iki lafın belini kırsak ama 'selam' vermeye çekiniyorum ya o hiç umursamıyorsa diye! Günler ayları kovalar aylar yılları, sonra zaten kim kimi arayacak ki...  Ah bea! Bir kahvenin kırk yıl hatırı var derler eskiler, kahve içmeyi özledim.

Yaz güzel bitti ama sonbahar yine yaprakları döktü, artık inzivaya çekilme vakti!