25 Temmuz 2014 Cuma

Günlük

Uzun zamandır yazmamışım bir şeyler sanki, yaz ayının tamamını çalışarak geçirdim diyebilirim. Sonunda tatil başlıyor. Yarın sabah tekne turu ile birlikte stajım başlayana kadar yaşasın tatil, deniz, plaj ve dinlenmek.

Bu ara yine düşüncelere daldım. Hala insanları çözmeye çalışıyorum fakat durum epic fail. Bir tanesi tek türlü beceremiyorum özellikle de kızları anlamayı sonrasında bırakıyorum. Artık farkettim ki kimsenin peşinden koşmayacak yada uğraşmayacak kadar bıkkın biriyim. Birisinin benimle uğraşması lazım sanırım, çok matah bir şey olsam tamamda o da yok maalesef. O yüzden benim diyarım azeroth toprakları oldu son artık aylarda.

Bu günlük bu kadar, cepten yazmak zor bea!

19 Temmuz 2014 Cumartesi

mim

 1) Kendinde en yetersiz bulduğun durum?
Çalışma isteği, bir türlü ders çalışmayı başaramıyorum arkadaş. 
 2)Hayatında düzenlemen gereken şeyler?

Aslında bu aralar hayatımda her şey tıkırında, sadece yapmak istediklerime biraz daha zaman ayırmam lazım.3)Kendine yeni donanımlar katacak mısın? Ne ki onlar?
Açıkçası öğrenmek istediğim bir kaç dil var onlar üzerinde çalışmalıyım ve onlara ek olarak da programlama dillerinden bir ikisinde daha akıcı-yaratıcı hale gelmeliyim sanırım.
4)Yapmak istediğin etkinlik var mı?Rotan ne ?
Yapacağım ilk etkinlik sınavdan sonra sinemaya gitmek olacak yarın, genel olarak da yurtdışına önce bir iki seyahat sonrasında ise kalıcı olarak yerleşmek planlarım dahilinde.5) Çocuğuna mirasın ne olacak? 5 seneye kadar yapabileceğin şeyleri söyle bakalım.
Mümkün olursa çocuklarıma barış içinde ve güzel bir dünya bırakmak istiyorum. Beş seneye kadar yapamam belki ama dünyayı etkileyecek bir oluşuma girişmek istiyorum. Bakalım neler olacak....

Kimseyi mimlemiyorum arzu edenler yapmakta özgürdürler :-)

7 Temmuz 2014 Pazartesi

KPSS

Hafta sonu KPSS'larına girdim.

Sınavlar ilk sınavdan son sınava doğru kötüleşerek ilerledi. Genel kültür ve yetenek kısımlarında tarih kırmı haricinde pek bir gerileme olmamış geçtiğimiz 10 sene içinde ama lisedeki halimin yerinden yeller esiyor diyebilirim. Çok fazla şeyi unutmuşum. Aklım nereye gittiyse!




Durum böyle olunca eğitim sistemimizin kötülüğünü ve geleceğimizin nasıl heba edildiğini bir kez daha anladım. Ama anlamak değiştirmeye yetmiyor çünkü millet anlamamak için direniyor. Odunlara ders verilse daha başarılı olunur. Neyse....

Sınav aralarını ve sonunu çevredekileri dinlemekle geçirdim çünkü oyalanacak hiç bir şey yanımda yoktu. Para bile getiremiyorsun yanında. Sınav salonu girişi kemerci dükkanı gibiydi. Ve fark ettim ki! Bizim memurluk düzenimiz %50 şansa ile gerçekleşiyor. Kimse bilerek bir şey yapmamış herkes atmış ve Nasrettin Hoca gibi 'Ya tutarsa!' diye bekliyor. sonra bürokrasimiz niye yavaş işlemiyor diye yakınıyoruz. Memurlar bir şey bilmiyor ki ilerlemesi bile mucize.

Bu sene sınava boşum ne kadar puan ediyormuş onu görmek için girdim, sonuçları heyecan içinde bekliyorum. Bakalım neler olacak...

Ah bu arada unutmadan yazayım. Son sınavın yani Pazar Öğleden Sonrası yapılan sınavın bir saatini bütün salon olarak uyuyarak geçirdik. Çünkü 120 dk çıkmak yasak ve ilk yarım saatte yapılabilecek sorular tükenmişti. 56 kişininde hepsi için 150 sorudan yapılabileceklerin tükenmesinin ne demek olduğunu siz düşünün. Yok öyle bir sınav! Neyse zaten sabah erken kalkınca uykumu alamamıştım iyi geldi bir saatlik kestirmek, ösym kamera kayıtlarını izleyince ne hissedecek çok merak ediyorum :D



Artık Dünyanın en pahalı kalemliğinden 3 tanesine sahibim . :P

1 Temmuz 2014 Salı

Çizgi film şeridi!

Uzun zamandır binaların içinden pek çıkma fırsatım olmadı, dün biraz bahçe biraz deniz derken de fazla yanmışım. Güneşe çıkamaz bir hale gelmişim. Lakin evde de pek fazla duramadım ve güneşin batışıyla beraber sahil yürüyüşüne çıktım. Millet sahile dökülmüş, neredeyse tıklım tıklım. Kulaklıklar kulağımda radyoda 80'lerden parçalar muhteşem bir hava, deniz alabildiğine lacivert.



O sırada yasemin kokusu geldi burnuma, çocukluğumdan beri hayranımdır o mis gibi kokuya. Sonra aklıma 'Koku' kitabı geldi ben de oradaki parfümcüler gibi çiçekleri saatlerce kaynatır yağıyla suyuyla üzerime dökerdim. Ama hiç mis gibi yasemin kokmazdım, leş gibi olur birde fırça yerdim. :-)

Oradan aklım yine geçmişe gitti, lisede olmayan aşklarım, ünversitedeki yitik halim. Sonra hep aşkı budum derken hep yalan çıkması. Hissettiğim kalp kırıklıkları, hepsi bir bir zihnime canlandı. Aşkın aslında karşımızdaki kişinin feromonlarından etkilenmemiz olduğu hakkındaki araştırmaları düşündüm. Koku bizi birine bu kadar bağlayabilir miydi? Bilmiyorum ama artık hiç bir kokunun, hiç bir güzelliğin, hiç bir tatlılığın beni kendisine bağlamadığı bir çağa girmiş olduğumu fark ettim. Yine üzüldüm!

Eskiden hep kalbimin küt küt attığı, gözlerine bakmaya kıyamadığım, onu gördüğümde ellerimin yamyaş olduğu biriyle bir ömür sürmek istediğimi hatırladım. Hep onu ister, bir yıldız kaydığında onu diler, doğum günü pastamın mumlarını söndürürken onu düşünürdüm. Onu anlatacak diye falcılara bile giderdim. Bir şeyi çok istersen olmazmış ya! Benimde öyle oldu olmadı ve öyle bir inancım kırılmış ki! Artık dünyadaki en mükemmel özellikleri taşıyan kız gelsin bana kör kütük aşık olsun, ona karşı bir hissiyatım olmaz sanırım.



Geçen gün bir yabancı çocuk sana lakap takmak istiyorum dedi, şaşırdım. Sonra hadi tak bakalım dedim, 'Süpermen' diye yapıştırdı.  Daha bir afalladım, nedenini sorunca da işte öyle geldi dedi. Ben hep Lawful Good karakterlere benzetiliyorum ve hiç bir zamanda öyle olduğumu düşünmem. Daha çok Neutral Good olabilirim. Fakat hep itliği hergeleliği öğrenmek istemişimdir yapamadım. Sonra aklıma çizgi dizilerdeki klasik replikler geldi.

Kahramanlığı bırakıp kendi hayatımı yaşamalıyım belkide, ama bir türlü o beni bırakmıyor. Ve kahramanlar hep yalnızdırlar...




Bir gün Tango öğreneceğim ve o gün aşık olduğum gün olacak.