27 Ocak 2014 Pazartesi

Dolmuşum

Her an aklıma yazılacak bir yazı, anlatılacak bir konu, paylaşılacak bir anı geliyor. Sürekli yapılacaklar listeme yeni etkinlikler, yeni amaçlar ve hayaller ekliyorum. Tam bir hayalci şirin oldum aslında bugünlerde, İzmir'in havası o kadar güzel ki!



Günün koşuşturması içinde sırılsıklam geldim eve, sonra yine çıktım sokaklara akşamı dışarıda yaptım. Yağmurun yağışına aşığım bu şehirde, öyle usul usul, çisil çisil yağan bir yağmur her yerde görülmez...
Gezdiğim her köşeyi aklıma yazıyorum, bunu da yapmalı, şuraya gitmeli diye, insanın aklında bulunmalı özel olabilecek yerler. Aslan burcunun bilinmeyen bir özelliğidir aslında, kuytu köşelerde kaliteden ödün vermeyen ve pek bilinmeyen yerlerde bulunmayı sever. Yalnız olduğum zamanlarda hep öyle yerlerde yemek yer, oralarda kahvemi içer, insanların beni fazla rahatsız etmediği oralarda kafamı dinlerim.

Bir sevgilim olsa yapılması gereken etkinlik listem o kadar uzun ki! 'İki dakika oturmuyorsun!' der ve bırakır büyük ihtimal :-)
Sevmekte aşırıya kaçmışımdır hep, o da bizim toprağın özelliği sanırım bir şeyin suyunu çıkarmadan bırakmıyoruz. Bu aralar Cemal Süreya, Bahattin, kadınlar ve erkeklerin nasıl olması gerektiği hakkındaki yazılar. Tamam iyi hoşta, fazla uzattınız yeter... Hayatında bir şiirini okumamış adamlar, şiirdeki iki dizeyi paylaşarak edebiyat simsarı kesiliyor, her konuda adam 'pıçaklamaya' kalksaydık ülkede insan kalmazdı, eğer siz paylaştığınız özelliklerin onda birini yapıyor olsaydınız tamamını yapan biri karşınıza çıkardı.




Hayatta her şey seçimlerinizdir, lütfen keşke demiyeceğiniz seçimlerde bulunun. Ve eğer bir olayın gerçekleşmesini istiyorsanız lütfen o totonuzu kaldırıp çaba gösterin. Sadece dua etmekle, dilemekle, ümit etmekle, ummakla bir katre yol alamazsınız.



Amma dolmuşum ha! Çok sosyal mesaj içeren bir yazı olmuş oysaki tüm amacım kendimden bahsetmek olacaktı, acaba bütün bu nalet ettiğim şeyleri ben mi yapıyorum. O.O
Bir an şüpheye düştüm şimdi.

Neyse tatil başladı, kaldım dediğim termodan cb geldi üç gün göbek attım evde. Bakalım diğer sonuçlar ne olacak... Biraz memleket, bağ-bahçe işleri yapılacak sonra hobilere devam ve artık iş başı zamanı sonrasında da okul yeniden başlar.  Okula bayılıyorum ^.^

Son olarak Doctor Who ya 1963 ten başladım :D
Geleceğe Dönüş ve Harry Potter serileri günleri de başladı haberiniz olsun :-)

24 Ocak 2014 Cuma

Görünmezlik Pelerini

Çocukluğumda bir pelerin hediye edilmişti, ipek kadar yumuşak ve hafif bir kumaştan yapılmış renkgarenk bir pelerindi.Geçen yıla kadar onun hala o eski deri bavulumun içinde durduğunu fark etmemiştim. Çıkartım, şöyle bir baktım, eskime,yenik, yırtık gibi bir şey var mı diye yoktu hatta bana verildiği günkü gibi yepyeni duruyordu.

Bizim buralar bol yağmur alır kışları, hele bir rüzgarı vardır içine işler adamın kemiklerini dondurur daha sen farkına varmadan yataklara düşersin. Böyle bir havada kullanılmaz ama bir deneyeyim dedim. Şöyle üzerime attım ve rengi hafif bir değişir gibi olup normale döndü, ayna karşısında boyun ipliklerini bağlamamla beraber aynada vücudum yok oldu. Kapşonunu taktığımda ise artık ben yoktum. Yaşadığım o şok ile birlikte pelerini üzerimden çıkartıp bir kenara attım, bir yumak halinde bavuldan çıkarttığım gibi rengarek şekilde yerde bekliyordu.



Sinemada yıllar önce izlemiştim, büyücü bir çocuğun böyle saçma bir pelerini vardı. O zaman da çok saçma gelmişti zaten ama şimdi elimde çocuğunki gibi ama şu an yere atılmış, yumak haline getirilmiş ve şaşkın gözlerimi üzerinden ayırmadan baktığım  bir pelerinim var. Aklıma bir çok fikir geldi hemen ama nereden başlayacağıma bir türlü karar veremedim, artık görünmezim nasılsa istediğim her şeyi yapabilirim...

Pelerini denemem lazımdı önce, sınırlarını ve özelliklerini bilmeliydim. Üzerime geçirdiğim gibi çıktım dışarıya, hava karamsar ve hafif basık, biraz can sıkıcı ruh hali var ortalıkta. Bir kaç balıkçıyı izledim biraz, kenardan geçen köpeğin kuyruğunu çektim. Hırlayarak geri dönüşü ve ne olduğunu anlamamanın verdiği şaşkınlıkla biraz irkildi sonra adımlarını biraz hızlandırarak yoluna devam etti benim gibi. Kalabalık sokaklara vardığımda bir kaç kişiyle çapışmaktan kılpayı kurtuldum, en zor kısım kalabalık içinde gezinmekmiş. Bir müddet daha gezindikten sonra canım sıkılmaya başladı. Görünmez olmanın verdiği özgüven yerini görünmezken hiç bir şey yapamamanın can sıkıntısına döndü. Sonuçta bu sırrı bir tek ben biliyorum. Bir müddet daha dolaştıktan sonra eve geri döndüm. Bu pelerinle neler yapacağımın sorularını aklımın bir köşesine itekleyerek, pelerini bavula geri yerleştirdim.

Gerçekte de görünmez bir pelerinle neler yapabilirim?




21 Ocak 2014 Salı

Şok

Hatta şok şok şok...

Güneşli bir gün, hafif bir esinti vardı ama insanın içini ürperten cinsten değil sahilde yürüyorum bugün, kulaklık kulağımda Alphaville - Forever Young çalıyor. Kocaman çantalı bir kız yanındaki gençlere bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama onlar kızı anlamadıkları gibi işin geyiğindeler. Önce yoluma devam etmeye karar versem de vazgeçip yanlarına gittim, her halinden turist olduğu belli olan kızın ingilizcesi de pek iyi değil. Oğlanlar zaten ingilizce bilmiyor hatta kızı yanlarından aldım diye bir küfür de yiyorum arkadan. 



Letonyalıymış, gerçi güzelliğiyle baltık ülkelerinden geldiğini hemen belli ediyordu zaten, biraz ayak üzeri sohbet ettik çatpat ingilizceyle zaten o sırada aradığı otelin önüne gelmiştik. 'Burası mı?' diye sorduğumda anlamadığım bir şey söyleyip beni öptü! Benim de açık renk olan tenim haliyle kıpkırmızı bir hal aldı, bunu gören kız durumu sevinçten ne yaptığını bilemediğini, onların orada çok doğal bir şey olduğunu hatta söylediği o anlamsız sözcüğün 'Mükemmelsin, teşekkürler!' anlamına geldiğini falan şeklinde açıklamaya çalıştı ama ben oradan ayrıldıktan bir saat sonra bile hala yüzümün kırmızı olduğunu hissediyordum.



Şehrin en işlek caddelerinden birine vardığımda geçmiş günler bir film şeridi gibi ilerlemeye başladı, ilk önce ilk aşkım diyebileceğim kız ile karşılaştım ki en son konuşmamızdan sonra arada yıllar vardı telefon numarasını verdi bir ara görüşelim, sohbet edelim diye, sonra hep vurgun olduğum ama hiç itiraf edemediğim o kocaman kahverengi gözlü kızla karşılaştık, arkadaşlarıyla minik bir kutlamaları varmış beni de davet etti ama işim var diye geri çevirdim. Son ayrıldığım sevgilimde yanında tuhaf biriyle barlar sokağına doğru ilerlerken gördüm uzaktan bir selam verdi. Ve bir gün içinde üst üste böyle olayların gelmesi yine bir şok etkisi yarattı ki daha ilkini atlatamamıştım.




Bütün bunların yanında kafamda ne tür bir hediye alacağım vardı, malum sevgililer günü yaklaşıyor. Güzel, romantik ve onun bir ömür boyu aklında kalabilecek güzel bir hediye olmalı, ayrıca işine de yarayabilecek bir eşya olmalı. Artık akşam üzerine doğru yaklaşırken vitrinlere baka baka ilerliyorum. O sırada memleketten çok sevdiğim komşu teyze ve onun güzeller güzeli kızı gelinlik-damatlık dükkanlarının orada vitrine bakıyorlardı. Kız; 'Şu gelinlik nasıl?' diye sorunca bir afalladım ki gösterdiği gelinlik hep hayran olduğum zarif, sade ama bir o kadar da güzel görünen az sırt dekolteli, kabarık omuz askılı bembeyaz bir kıyafet. 
'Çok güzelmiş! Ne oldu düğün mü var?' diye de meraklandım. Kız 'Evet! Çok güzel bir düğün olacak değil mi anne?' dedikten sonra sırtıma vurularak. 'Ee damat yakışıklı oğlumuz olduktan sonra tabi ki de!' demez mi! 
Benim renk yeni yeni çözülmeye başlamışken yine kıpkırmızı olup, kulaklarım yanmaya başladı. 

Benim o hale geldiğimi gördükleri gibi bastılar kahkahayı... 
'Daha değil ama belki ilerde neden olmasın, ailene selam söyle' diyerekten  beni dükkanın önünde bıraktılar.



(Kurgudur)

19 Ocak 2014 Pazar

Bisikletli İzmir

Kesintisiz bisiklet yolu kapsamında İzmir'in bütün sahil yolu boyunca belirli noktalarda İzmir Belediyesinin bisiklet noktalarını artık görmeniz mümkün. Bisiklet kartı alarak yada kredi kartınız vasıtasıyla bisikletleri kiralamanız mümkün. Her ne kadar geçikmiş ve seçim yatırımı gibi görünse de güzel bir uygulama olduğunu söylemeden geçmeyeceğim. 




Bu güzel fırsattan ocak ayında olmamıza rağmen ilkbahar gibi görünen havadan yararlanarak boş vakitlerinizde sahil boyunca bir bisiklet turu atmanızı öneririm. Hatta bugün yol boyunca romantik çiftlerin kiraladıkları bisikletlerle gezdiklerini gördüm ve hatta bir kaç kişi trafik yoğunluğuna karşı ulaşım aracı olarak da kullanmaktaydı.

İnciraltın'dan Mavişehir'e kadar yer yer duraklar bulunmakta yani güzel bir şehir turu yapabilirsiniz, yanınıza suyunuzu, atıştırmalık bir şeyler de alıp çeşitli yerlerde mini piknik düzenleyebilirsiniz :)


Her ne kadar uzun süre o bisikletlerin sağlam ve kullanılabilir kalacağından pek emin olmasam da, İzmirlilerin mümkün olduğunca eğlenerek uzun yıllar boyunca kullanabilmelerini ümit ediyorum.

Daha fazla bilgi için: www.bisim.com.tr

18 Ocak 2014 Cumartesi

1. Yıl

Bu blog sayfasının ilk yazısını yazdığımdan bu güne tam bir yıl geçmiş. Eski bloğumun gereksiz derecede dolması sebebiyle açmıştım. Burasıda genel olarak her yerden, her şeyden biraz bahsediliyor. Zaten blog açma sebebim kendi hayatımın olaylarını, sevdiğim ve sevmediğim her şeyden bahsetmek için.

Bir yılda geldiğim duruma göz atarsak yaklaşık olarak 200 yazı(Taslaklar dahil) 12000 görüntüleme ve 10 güzel insan sayfamı takip ediyor.

Başıma bir iş gelmez , keyfim kaçmaz, bu hobiden sıkılmaz isem bir yıl sonra yeniden benzer bir yazıyı okuyor olabilirsiniz. Bakalım bu günden o güne ne gibi değişiklikler olarak. ;-)

Son olarak 
Beni izlemeye devam edin!




P.S. : Yazılarımın yarısını sayfamdan bir hafta sonra kaldıracağım. Son kez göz atabilirsiniz :)


14 Ocak 2014 Salı

Supernatural

İzlediğim uzun soluklu dizilerden birisidir ve bir bölümünü bile izlerken sıkılmadım. Gerek kurgusu gerek oyunculuklar çok güzel.







Kısaca bahsetmek gerekirse, Sam ve Dean Winchester kardeşlerin başlarından geçen fantastik maceraları konu alan bir seri, ilk sezon daha karanlık korkunç hatta bazı yerlerde gerilim olarak başlasa da ilerleyen sezonlarda bu kurgunun yanına, eğlence, gerilim ve biraz daha aksiyon ekleniyor. İncil'de yazan olaylara ve hikayelere göre anlatımlar ve sonrasında eklenen kurgusal vakalar insanı ekrana bağlıyor. Bu arada 67 model İmpalayı da unutmamak gerek :)



Vampirler, Koca ayak, Kurtadamlar, Pagan Tanrıları, Yunan Tanrıları, Şeytanlar, Melekler ve daha hikayelerini duymuş olabileceğiniz canlılar...


Aranızda izleyenler varsa söyleyeceklerimi anlayacaklardır, dizideki karakterleri kendime yonttuğum da, Dean gibi biri olmak istemişimdir hep ve genel tavrım Sam gibidir dünyaya karşı. Fakat kişisellik ve davranışsal olarak benzediğim tek karakter Castiel'dir. Belki kendimi beğenmişliğimden ötürüde öyle olabilir ama insan davranışlarını anlamamak, büyük hatalar yapmak, sonrasında bunları düzeltmeye çalışmak, bazı şeyleri sorgulamak, değişken ruh yapısı düşünüldüğünde büyük bir benzerliğimiz olduğunu söyleyebilirim. Zaten o yüzden de en sevdiğim karakter odur. 




Birde Crowley King'tir :D



Ve unutmadan efsane şarkı

12 Ocak 2014 Pazar

Türkçe Pop

Üç günlük yorucu bir çalışmanın ardından evdeyim çalışılması gereken babalar gibi dersler var, fakat üç gün o kadar eğlenceliydi ki yeniden o lanet olası sayılara ve terimlere dönem insanın içinden gelmiyor.

Yeni insanlar, koşuşturmaca, farklı kültürler gerçekten güzel bir zamandı.
Çalışma hayatı, teoriden daha güzel olduğunu hep düşünmüşümdür ve kesinlikle haklıymışım. :)

Çalışmalara başlamadan önce bir kaç parça açtım ve biraz dünyada neler oluyor, blog aleminde neler oluyor onlara göz attım. Güzel yazılar okudum, ama dünya da pek bir değişiklik yok hala kargaşa, curcuna. En güzeli müziğin akışına bırakmak kendini.

Önerilerden çıkan ve uzun zamandır dinlememiş olduğum güzel parçaları umarım sizde beğenirsiniz.
Bir zamanların Türkçe pop şarkıları;




Birde bu geldi öneri  hatırlayanlar: Comanchero

Artık Termo varkti, hepsinin klibi birbirinden güzeldir, izlemenizi tavsiye ederim :)

İyi geceler... :-)

9 Ocak 2014 Perşembe

Cemal Süreya

Cemal Süreyya'dır gerçekte adı, ama iddiayı seven bir adammış. Kaybetmiş soyadındaki bir 'y' yi.



Nazımdan sonra ilk okuduğum şiirler hep Cemal'indiler. Bir aşk o kadar güzel anlatılamaz, dizelerin de aşkın büyüklüğünü hissedersin. Sadece şiirlerini düşünmeyin sakın, okumuş olduğumuz bir çok kitabında çevirmenidir aslında o. Yeni diyarları onun sayesinde keşfedebildik.

İlk Aşk'ı okudum, sonra Üvercinka'yı ekledim okuduklarıma Afrika dahil!
Yazmam daha aşk şiiri dedi, sonra...


Ölüm geliyor aklıma birden ölüm
Bir ağacın gövdesine sarılıyorum.



Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...

Üstü kalsın...

                                         Cemal Süreya


Anlatamadığım duyguları senin şiirlerinle anlattım çoğu zaman, hislerime tercüman oldun dilim lal olduğunda, şimdi selam olsun nur içinde yat Cemal Süreya...


Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.

An ki fıskiyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

                                         Cemal Süreya


Robokop

Yok daha yeni film çıkmadı. Onun için daha bir kaç ay beklememiz gerekiyor yanılmıyorsam. Bu benim bugünkü halim.



Yılın başından beri tutuk olan boynum bir geçiyor bir başlıyor ve bugünde yeniden başladığı günlerden biri, üstüne yıllık kalp kontrolü yaptırmak için gittiğim doktor klasikleşmiş bir biçimde 'bir değişiklik yok hala aynı, ayrıca biz birde ritim bozukluğu var mı? diye bakalım.' diyerek beni yine kablolara bağlattırdı. Holter, belki iyi bir niyet için bulmuştu bu aleti ama bütün gün boyunca bir aletle yaşamak ve her tarafına kablo bağlı olması çok kötü bir durum. Ben buna 24 saatliğine katlanamıyorum ki hayatı boyunca benzer şekilde aletlerle, kablolarla, hortumlarla yaşaması gereken insanlar var. Onları düşünemiyorum bile :(


İşte o kablolara bir de boyun tutulması eklenince evlere şenlik. Oklava yutmuş gibi yürüyorum, eğilemiyorum, çok düzenli adımlar atıyorum, sağa sola yalpalayamıyorum bile... İnsana tuhaf gelen bir durum.
Lise yıllarımda da çok dalga geçerlerdi, askeri eğitimle yetişmiş ben sürekli keskin hareketler, düzgün davranışlar falan göstererek ve oklava yutmuş gibi dik gezinerek sınıftakiler tarafından bir süre Robokop olarak çağrıldım. Neyse zamanla gevşedik, normal sıradan biri haline geldik :-)


Bu arada bugün olan final sınavı o kadar berbattı ki o kadar olur. Makineyle bir alakası varmı merak ettin O.o

Biz zamanlar böyleydik :)

6 Ocak 2014 Pazartesi

Şiir ve Hayat



Bazen şiirlerde buluruz kendimizi, anlatamadıklarımızı anlatırız...
Şiirlerin içinde bir kelebeğin kanatları, çiçeklerin güzelliği, kuşun özgürlüğü ve gök kuşağının renkleri var. Herkesin bilmediği başka diyarlara açılan bir kapıdır ilk dizelerde başlayan.
Keşke herkes şiirleri sevseydi...
Ama hayat bu Nietzsche'nin dediği gibi; 


Gidene kal demeyeceksin...

Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.

Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hepsen olursun...

Düşün...

Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...

Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini...

Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz...


Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum,
Oynadım.

Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki söz ver kendine
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım.

Friedrich Nietzsche                              

5 Ocak 2014 Pazar

Lanet olası Calculus ve devamı!

Şu an beynim bütün hücreleriyle birlikte yanmış durumda, finaller geldi çattı. Notlarda son bir yükseltme yapmak için, bazılarından sınıfta kalmamak için birazcık çalışmak gerekiyor. 6 yıllık üniversite hayatımda ilk defa ders çalıştığımı söyleyebilirim ama benim bünyeye ağır geldi. Mavi ekranı gördüm!




Son bir haftadır kesintisiz olarak diferansiyel çalışıyorum çünkü %60 etkileyecek genel notu fakat zaten yapamadığım bir konu olan integral ve türev artık tamamen birbirine karıştı. Birde üstüne ezberden hatırlamaya çalıştığım trigonometrik çevirimler eklenince yandı bitti kül oldu gitti. En basit soruda bile artık beynim duruyor. Hatta gelinen son aşamada Deja-vu noktasına geldim; "Daha önce bu soruyla uğraşmıştım ben hatta o sırada şunu şunu düşünüyordum... Aaa harbiden o nasıl oluyordu!" şeklinde kendimle konuşmaya hafiften sıyırmaya başladım.

Biraz kafayı boşaltayım, karalama yapayım dedim. Sanki bu yazıyı bile daha önce yazmış gibiyim ama yazmadığımın açıkça farkındayım, beynin hiç kullanılmayan örümcek ağlarıyla dolu karanlık köşelerine atılan matematik bilgisine ulaşmaya çalışırsan sonuç bu sanırım. Bu arada ben mühendis olacağım ama şu matematik benim işim değil bea abicim! Programı var yazarım soruyu çıkartır sonucu niye böyle cebelleşiyorsak. Sanki evrenin bambaşka bir diyarında gezegene ışınlanacağım da medeniyeti yeniden kuracağım. Öylemişçesine kafamıza sokuyorlar her şeyi. Bakalım sınavlar nasıl geçecek en çok onu merak ediyorum...

Şu dif ödevlerini yapmayı sağlam olarak bitirirsem, sonuçları göreceğiz tabi ki :-)


Wish me luck!

4 Ocak 2014 Cumartesi

Tuhaf Kimyasal Olaylar

Alüminyum ve iyot tepkimesi




Kan ve Hidrojen Peroksit Tepkimesi




Amonyum Dikromat ın yanması 




Elektrik ağacı 




Fil diş macunu :)




Ampül'ün son saniyesi




Lityum'un yanması




Civa ve Siyanür tepkimesi(yanlış çevirmediysem) 




Civa - Alüminyum Tepkimesi




Alfa parçacığı gönderilen Radon 220 nin ışımaları




Yılan zehrinin kanı ne hale getirdiğine bakın O.O




Sülfirik asit ile şekerin tepkimesi (Evde denemek istiyorum :D )




Su köprüsü! (Elektrik verilerek yapılmış)



İşte bilimin eğlenceli kısmı burada sanırım :)

2 Ocak 2014 Perşembe

To Do List!

Herkesin kendince hazırladığı, aklında tuttuğu, bir kenara not aldığı bir yapacaklar listesi vardır.

Bende kendimce bir liste oluşturmak istedim 2014 yılında yapmak istediklerim için, ne kadar geçerli olur veya başarılı olurum bilmiyorum ama 2015 'e sayılı saatler kala listenin %90 nını tamamlamış olmayı ümit ediyorum.



My Main Quests;

-Kendime yeni yıl hediyesi olarak yapmaya başladığım TARDİS'i bitirmek.
-Pop, Rock, Blues, Oldies, tarzlarında yerli ve yabancı ayrı olmak üzere şarkı listesi oluşturmak.
-Karalamalarımı toparlayarak bir kitap oluşturmak.
-Yazımı düzeltmek(Yazın başlayacağım, cetvel methodu :) )
-Hali hazırda yapılmayı bekleyen bir 1500lük, üç 500 lük yapbozu tamamlayıp pano haline getirmek.
-Yarım halde bekleyen 2 Goblen'i bitirmek ve bir tane daha yapmak.
-Zaman Çarkı kitaplarını almak.
-En az 30 kitap okumak, (Monte Cristo Kontu ile başladım ama 1000sf. :D )
-Yurtdışında yeni bir şehir gezmek.
-Yurt içinde yeni bir şehir gezmek.
-Bergama ve Efes'i tekrar dolaşmak.
-Derslerimin hiç birini altta bırakmadan geçmek.
-Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Star Wars, Star Trek, Geleceğe Dönüş, Matrix, Terminatör ü seri gecesi olarak baştan sona izlemek. ^.^


Şu an aklıma gelmeyen bir çok yapılması gereken etkinlik olduğunu tahmin ediyorum, aklıma geldikçe eklerim. Şunu da mutlaka yapmalısın dostum dediğini bir olay varsa yorumlarınızı bekliyorum :-)

Son olarak her yıl işaretlenen check-list!  ;)